Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 7°C
Hafif Kar Yağışlı
Bursa
7°C
Hafif Kar Yağışlı
Paz 8°C
Pts 9°C
Sal 10°C
Çar 13°C

Orman Yanarken-1

19 Haziran 2021 07:42
724
A+
A-

Bu yaz okul tatilinde bir iş bulduğunu ve bulduğu işin aynı zamanda bir tatil de olacağını annesine söylediğinde çok mutlu olmuşlardı. Mahallenin ağabeylerinden Deli Yücel (Avcı Yücel) bulmuştu bu işi. Torosların zirvelerinde Karsan denilen bir orman kasabasında çalışacaklardı. Ne iş yapacaklarını bilmiyordu ama iki ay kalacaklardı. Ticaret lisesinden kendi sınıfından sesi güzel olan ve iyi türkü okuyabilen Ömer ve Tomruk Rıza, Karşıyaka lisesinden çok güzel sesli ve saz da çalabilen Kenan, deli Yücel’in kardeşi flüt ustası Özel  ve Yücel’in biri dişi biri erkek iki köpeği de geliyordu. Dişinin adı Seviş, erkeğin adı Civan’dı. Mahalleden çok iyi tanıyordu bu köpekleri. Böyle eğitimli köpek çok zor bulunurdu. Her sabah Civan’ın ve Seviş’in ağızlarına birer lira koyar ve bu iki köpek yaklaşık bir kilometre ötedeki Vilayet binası yanındaki gazeteciden birer Hürriyet ve Ulus gazetesi alır ve Yücel’e getirirlerdi. Hele biraz geç kalsınlar, yedikleri sopanın haddi hesabı yoktu.

Cumartesi sabahı mahallede toplandılar ve kendilerini Karsan’a götürecek vasıtayı beklemeye başladılar. Biraz sonra tomruk yüklü bir kamyon yanaştı,  şoför mahallinden Yücel ağabeyleri indi ve “Hadi çabuk olun, atlayın” dedi. Ellerinde giysilerinin olduğu valizler ve sazlarıyla kamyonun arkasına tomrukların arasına çıkıverdiler. Böylece kamyonla yolculuk başladı. Kozan ilçesine varmadan İmamoğlu’nu geçince ana yoldan ayrılıp dağ yoluna girdiler ve sallana sallana ve de savrula savrula Torosları tırmanmaya başladılar. Tek düşündükleri sazları kırılmadan varabilmekti. Akşama doğru Karsan’a vardılar ve yarım saatlik bir yolculuktan sonra Orman Bölge Müdürlüğü’nün lojmanlarının önünde durdu kamyon. Bir ton sopa yemiş gibi her yanları ağrır vaziyette kamyondan indiler ve kendilerine gösterilen koğuşlara girdiler. Odalar koğuşa benzediği için koğuş sözcüğünü kullanıyorlardı. Ömer, Kenan ve Özel’le bir koğuşa girdiler. Yücel’le Tomruk Rıza içinde tuvalet olan odaya girmişlerdi. Yorgunluktan akşam yemeği yiyecek halleri kalmamıştı ve yastığa dört parmak kala uyuyakaldılar.

Sabah deli Yücel’in “hala uyuyor musunuz, kalkın çabuk. Abdest alıp sabah namazını kılın” diye bağırmasıyla uyandılar. Söylene söylene abdest alıp Orman İşletmesi’nin mescidine gidip sabah namazını kıldılar. Namazı imamlık yapan Yücel kıldırdı. Namazdan sonraki talimatı “Bundan sonra her gün biriniz ezan okuyacak ve biriniz de imamlık yapacak” oldu. Aralarında gülüşüp söylenerek çıktılar ve bir saat sonra da kahvaltı yapmak üzere yemekhaneye gittiler.

Tam bir kamp nizamı içinde hazırlanmış olan yemekhanede kendilerinden başka birçok insan vardı. Sonradan öğrendiler ki, bu insanlar mevsimlik orman işçileriydi. Çorba, çay, yumurta, zeytin, peynir, bal, domates ve salatalıktan oluşan mükellef bir kahvaltı verildi. Daha sonraki öğle ve akşam yemekleri de çok besleyici ve güzeldi ve hepsi etliydi. Tanrı’ya şükretti ve gıyabında deli Yücel’e de minnet duydu. Çünkü evlerinde böyle kahvaltı ve yemek yeme imkânı yoktu. Gözlerinin gördüğü her taraf yemyeşil orman ve muhtelif ağaçlardı. Ağaçları pek tanımasa da her zaman bir sevgisi vardı ormana ve dağa karşı.

Kahvaltıdan sonra Yücel ağabeyleri hepsini toplayıp Orman İşletme Müdürü Özcan Bey’in odasına götürdü ve tek tek tanıttı ekibi. Özcan bey, güleç yüzlü babacan bir adamdı. Tahminen kırklı yaşlarındaydı. “Hoş geldiniz çocuklar” dedi. Hepiniz lise öğrencileriymişsiniz, iki ay burada hem tatil yaparsınız hem de çalışırsınız.” Birer bardak çay içtikten sonra koğuşa gidilip üzerlerindeki kıyafetleri çıkarttılar ve eşofmanı olanlar eşofman, olmayanlar da eşofmana benzer giysilerini giydi ve Yücel ağabeyin liderliğinde önce kültür fizik hareketleri yapıldı, sonra kısa koşular ve bir takım spor hareketleri yapıldıktan sonra dinlenmeye geçildi. Öğle yemeğinden sonra herkes sazını akort edip yine Yücel ağabeylerinin kontrol ve idaresinde provalar yaptılar. Saatler süren provalardan sonra akşam sahne kıyafetlerine benzer giysilerini giyip çalışanların ailelerinden ve Karsan beldesinin ileri gelenlerinden oluşan yaklaşık 100 kadar seyircinin karşısına çıktılar.

Önce Ömer çıktı ve üç türkü söyledi, sonra karagözlü çocuk Aşık Ferrahi’den iki türküyü hem çalıp hem de söyledi. Sonra o muhteşem sesiyle Kenan söylemeye başladı ve tüm gece boyunca da o söyledi. Kenan liseden sonra Radyo sınavlarına girmiş ve kazanarak radyo sanatçısı olmuştu. TRT’de zamanla daha da olgunlaşmış ve çok beğenilen bir sanatçı olmuştu. Şimdilerde emekli ve arada sırada Facebook’ta canlı programlar yaparak sevenleriyle bir şekilde buluşuyor. Kendisine uzun ömürler diliyorum. Ömer de lise yıllarının amatör türkücüsü olarak kaldı. Daha sessiz ve sade bir yaşamı seçti. Tomruk Rıza’nın hiçbir müzik özelliği yoktu, sadece deli Yücel’in arkadaşıydı. Neden Tomruk Rıza deniliyordu? Çok uzun boylu ve çok da zayıf bir insandı. Sevimli ve sempatik bir ağabeydi. Ticaret Lisesi son sınıftaydı. Karsan’a gelirlerken bindikleri kamyondaki ağaçların ne olduğunu sorduğunda karagözlü çocuk her zamanki fırlama tavrı ile “onlar Tomruk Rıza ağabey” demiş ve hınzırca gülmüştü. “Her bir tomruktan en üç tane Rıza çıkar” diye arkadaşlarına usulca söylemiş ve hep birlikte kahkahalarla gülmüşlerdi. O andan itibaren Rıza, olmuştu Tomruk Rıza. Çok uzun yıllar geçti ve hiçbir haber alınamamakta kendisinden. Umarım sağ ve sağlıklıdır.

Yücel ve Özel kardeşlerden bahsederken yeni bir paragraf açmak lazım. Yücel ağabey mahallenin hiperaktif bir delikanlısıydı. Neredeyse her türlü müzik aletini çalabilmekteydi. Çok hızlı konuşan ve herkesle çok çabuk arkadaş olabilen, bırakın Valiyi, daire müdürlerinin bile odasına destursuz girilemezken gerek Vali gerekse Belediye başkanlarının yanına girebilen ve onlarla diyaloglar kurabilen bir kişilikti. Müthiş de bir av merakı vardı ve haftalarca süren ava giderdi. Döndüğünde avladıklarını mahallenin fakir ailelerine dağıtırdı et yesinler diye. Sevdiği kızı vermediler isteyince. Bunun üzerine Adana’nın en popüler yeri olan Küçük saat meydanına gidip önceden davet ettiği gazeteciler ve mülki erkân huzurunda yanında götürdüğü bir teneke benzini başından aşağıya döküp cebinden çıkardığı kibritle kendisini yakmaya kalkıştı. Ama nedense kibrit bir türlü alev almadı. Dökülen kesinlikle benzindi ama kibritler benzin döküldü diye mi ıslanıp yanmamıştı yoksa daha önceden mi ıslatılmışlardı bunu hiç kimse hiçbir zaman bilemedi.

Kardeşi Özel, ağabeyinin tam tersine içine kapanık, çok güzel flüt çalabilen bir gençti. Birçok Adanalı sanatçının plaklarında flüt çalmışlığı vardı. Ceylan diye sevdiği biri vardı. Varsa Ceylan yoksa Ceylan. Aşkından mecnuna dönmüştü. Her saz çalınıp türküler söylendiğinde mutlaka Ceylan türküsü söylenir ve hıçkıra hıçkıra ağlardı. Sevgisi de kendisi gibi çok temizdi. Kimse hakkında tek kelime etmez, çevresini izlemeyi çok sever ve müthiş sağduyulu yorumlar yapabilirdi insanlar ve olaylar hakkında. Zamanla flütten Ney’e dönüş yapmış ve çok iyi bir neyzen olmuştur.

Karagözlü çocuk müzikten yeri gelmiş ekmek parasını ve harçlığını çıkartmış ama hiçbir zaman müzik temelli bir yaşamı olmamıştır. Amatör olarak sazını çalmış ve nefesinin yettiği kadar türkülerini söylemiştir. Hassas bir yapıya sahip olan yüreği sevgi dolu yaşamaya devam ediyor.

Tüm bu güzel insanları sevgiyle yad ediyorum.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
25 Ocak 2021 13:48
10 Ağustos 2021 11:10
18 Haziran 2021 07:38
12 Aralık 2021 08:55
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.