Hükümet iki arada bir derede kaldı
Uluslararası politikada kritik buluşmaların gerçekleşeceği haziran ayı oldukça hareketli. Dünya ekonomisinin yönünü belirleyen G7 Zirvesi bugün başlıyor. Üç gün da sonra Brüksel’de Erdoğan-Biden görüşmesinin de yapılacağı NATO Zirvesi gerçekleşecek. Karadeniz’den Baltık devletlerine dek pek çok ülke, dünyada değişen güç dengelerine göre yeni ittifak arayışında. ABD’de Biden yönetiminin iktidara gelmesinin ardından dış politikada dümeni Washington’a kıran Ankara, NATO içinde de aktif pozisyon almaya çalışıyor. Türkiye’nin NATO’nun Afganistan’dan çekilmesinden sonra Kabil Havalimanı’nı korumayı ve işletmeyi talep etmesi dikkat çekiyor. Ortadoğu’dan Baltık’a tüm askeri varlığını NATO için seferber eden Ankara, Rusya ile yakın zamana dek sürdürdüğü flörtün ardından tekrar sadık bir NATO müttefiki olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Ankara’nın NATO ve ABD eksenine yönelişi Moskova’da tepkilere neden olurken, Ukrayna’ya satılan SİHA’lar, Ukrayna Başbakanı Zelenski’nin ziyareti, S-400 füzelerinin akıbeti gibi gerilimi tırmandıran temel başlıklar bulunuyor. Türkiye’nin Karadeniz geriliminde Batı’dan yana taraf olması, ABD ile ilişkileri güçlendirmek için atılan bir adım olarak yorumlanırken Polonya ve Letonya’ya SİHA desteği de Rusya’da büyük rahatsızlık yarattı. Rusya’da yayın yapan Vpo Analytics’te yayımlanan bir makalede, Polonya’nın satın aldığı Türk SİHA’larına ilişkin “tehlikeli bir dostluk” yorumu yapıldı.
2014’ten bu yana Baltık hava sahasının güvenliği konusunda Rusya’yı tehdit olarak gören NATO ülkelerinin SİHA alımları, Saray’ın NATO içerisinde Rusya’ya karşı hava savunma konusunda görev almaya hevesli olduğunu gösteriyor. Bu satışların Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini ne ölçüde gerdiğini ise Kremlin’in tavrı belirleyecek. Rusya, 10 Haziran’dan itibaren 8 ülkeye uçuşları açacağını açıklarken bu ülkeler arasında Türkiye’nin yer almaması dikkat çekiyor.
Rusya’nın sert bir karşılığı olacaktır
SİHA satışlarının asıl hedefinin ABD ile yakınlaşmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. İlhan Uzgel, “AKP, bunu stratejik hamle şeklinde gösteriyor NATO için önemliyim mesajı vermeye çalışıyor. Bu hamleler ABD’nin de Rusya’ya karşı işine geliyor. Öte yandan zaten damat da silah satmış oluyor. Erdoğan yönetiminin zayıflığını ABD fark etti, her türlü ödünü alabileceklerini biliyorlar. AKP de buna razı, buna benzer daha çok hamle görebiliriz” değerlendirmesini yapıyor. “Türkiye, Bulgaristan’dan Baltık’a kadar NATO ile hareket edeceğinin izlenimi veriyor diyen Uzgel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Rusya’nın Türkiye’ye bir karşılığı olacaktır. Bundan sonra her bir hamlenin bir karşılığı olur, Rusya toplu bir yaptırım da uygulayabilir, turist göndermeme, aksatma gibi adımlar da atabilir. İdlib’deki durum kritik, burada bir cezalandırma olabilir. Türkiye, ABD yaptırımlarından kaçacağım derken Rusya yaptırımlarına tutulabilir.”
Her istediklerini yapma şansları yok
Rusya uzmanı Hakan Aksay ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “SİHA konusunda Türkiye’nin belki abartılmış bir silah politikası var, uluslararası alanda böyle bir şahlanış içerisine girmeye çalışıyor. Türkiye sistemli bir dış politika olmadığı için belki burada bir yükseliş olur diye SİHA satışlarına odaklandı. ABD ve Batı işine geldiği için Türkiye’nin önünü açtı. Rusya, Biden-Erdoğan görüşmesinde S-400 meselesi gibi tavizlere de bakacak. Rusya uçak düşürme sonrası Türkiye’nin IŞİD ile petrol kaçırdığını birtakım belge ve videolarla açıklayıp BM’ye başvurmuştu. Fakat bu süreç Türkiye, Rusya’ya yaklaşınca durdu. Buna tekrar dönebiliriz. Türkiye’nin hem ABD hem Rusya’yı beraber götürecek bir dış politikası yok.”
***
Erdoğan, Biden ile bir araya gelecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, 23 Nisan’da yaptıkları telefon görüşmesinde uzlaştıkları üzere 14 Haziran’da Brüksel’de bir araya gelecek. Erdoğan, 26 Nisan ve 26 Mayıs’ta yaptığı açıklamalarda, Biden ile görüşmesinin Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açmasını umduğunu belirterek buluşmaya verdiği önemi dile getirmişti. Ankara’nın Washington’dan beklentisinin bu mesajın üzerine inşa edildiği öngörülüyor. Diplomatik çevrelerde yapılan değerlendirmelerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 seçimlerine giden yolda ABD ile çalkantılı bir ilişki yerine siyasi ve ekonomik işbirliği ve diyaloğu öne çıkarmak istediği, mevcut sorunların derinleştirilmesinden çok çözüm yollarına odaklanılmasından yana olduğu kaydediliyor.