Döneklik

“Bir yanım cehennem, bir yanım cennet, bir yanda yokluk var, bir yanda hasret, zavallı gönlümde koptu kıyamet, durdurun dünyayı başım dönüyor.” Gençlik zamanlarımda ve müzikle daha çok ilgilendiğim dönemlerimde bir müddet arkadaşlık yaptığım Ferdi Tayfur’un güzel bir şarkısının başlangıcıdır yukarıdaki sözler.

Tansiyonumuz düşer başımız döner, tansiyonumuz yükselir başımız yine döner. Hızlı eğilir ve kalkarız başımız döner. Boynumuzda sağlıksız oturma ve durma alışkanlığımızdan dolayı zamanla deformasyon meydana gelir, başımız döner. Çok güzel bir kadın görürüz ya da yakışıklı bir erkek, “Başımı döndürdü” deriz. Ne hikmetse dönmeye çok meraklı bir başı var insanoğlunun.  Acaba içinde yaşadığımız dünya ve dünyanın içinde bulunduğu evrenle paralel mi yaşıyoruz? Malum ya Dünya kendi ekseni etrafında  dönüyor, Güneşin etrafında dönüyor, Ay dönüyor, diğer yıldızlar dönüyor ha dönüyor. Her şey dönüyor. Özetle evren dönüyor da insan dönmüş çok mu diyesi geliyor insanın.

Biraz şaka yapmaya çalışarak anlatmaya çalıştığım bu dönmeler gayet normal. Ancak, insanoğlunun bir de ahlâki çöküşünün bir göstergesi olan DÖNEKLİK olgusu var ki bunu irdelemeye çalışacağım. İnsanoğlu fiziksel olarak omurgalı yaratılmıştır. Bu fiziksel özelliği onun dik durmasını sağlar. Bu omurgalı durum manevi anlamda da sıkça kullanılır. Karakteri sağlam, sözünde duran, mert insanlar için “Omurgalı adam veya kadın” sözü kullanılır. Bir de sözünde durmayan, karakteri zayıf insanlar için tersi ifade edilir, “amma omurgasızmış”.

Tanrı insanları yaratırken hiçbirinin içine kötülük koymamıştır. Tüm insanlar yaradılışta saf olarak dünyaya gelmiş ve yaşamı süresinde aldığı eğitimler ve yaşam koşullarına bağlı olarak kişilikleri oluşmuştur. Kimi insan onurlu olmayı, kötülük etmemeyi, merhametli olmayı, dürüst ve güvenilir olmayı seçmiş ve bu yolda yürümüştür. Kısır menfaatleri için karakterini ve dostlarını satmamış, dimdik ve omurgalı olarak yaşamıştır. Kimileri de tam tersi üç kuruşluk menfaatleri için bırakın dostlarını satmayı yedi sülalesini bile satar hale gelmiş, bugün AK dediğine yarın çıkarları gereği gözünü kırpmadan KARA diyebilmiştir. Şöyle bir çevremizi gözden geçirdiğimizde bu tip inanları görmek çok zor olmayacaktır.

Peşinen onurlu ve sağlam karakterli olanları tenzih ederek devam ediyorum, bu Döneklik de en çok ne yazık ki siyaset alanında görülmektedir. Daha düne kadar ağza alınmayacak her türlü hakaretleri yaptığı rakiplerine bir bakmışsınız ki övgüler düzmeye başlamış. Ya da düne kadar “Siz ne muhterem bir başkansınız, yolunuzda ölmeye hazırım. Yedi sülalem sana kurban olsun” dediği parti başkanına rakip partiden aldığı transfer teklifinden sonra “Zaten hep demiştim, bu adamdan bırakın başkan olmayı çöpçü bile olmaz” diyerek kıvıranları çok gördük.  Hatta bugün taraflı tarafsız herkesin Türk siyaset tarihinin en temiz liderlerinden biri olarak kabul ettiği merhum Bülent Ecevit’in “kumar borcu olmayan milletvekili istiyorum” sözleri hala kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor. Döneklik belki kişiler için bir ahlaksızlıktır ve kişiyi bağlar ama bir siyasetçinin dönekliği koca bir toplumu etkiler. Bu nedenle her türlü döneklik affedilse de siyasi döneklik insanlık suçudur.

Bir de ayran gönüllü aşıkların dönekliğini de anlatmazsam haksızlık etmiş olurum DÖNEKLİK kavramına. “Aşkım, senin için yanıyorum, tutuşuyorum, sen olmazsan nefes alamıyorum, ölü gibiyim.”  O da ne aşkından ölen adam bir hafta sonra bir başka kadına da aynı şeyleri söylüyor. “Ayyy, sen ne muhteşem bir erkeksin, senin gibisi dünyaya gelmez bir daha. Bu ayki faturalarımı bir zahmet ödeyiver eve gelirken” diyen kadının adamın parası bittiğinde yüzüstü bırakması da rastlamadığımız bir şey değil. Dünyada bu tip erkek ve kadınlar da var.

Halbuki yazımın başında da dediğim gibi Tanrı insanları yaratırken içlerine bu tür kötülükleri koymamış, insanlar iyi veya kötü karakterlerini kendileri oluşturmuşlardır. Yani her insan kendi binasını kendisi inşa etmiştir.

Yaşamınızda iyi insanlarla karşılaşmanız ve DÖNEK insanlardan uzak kalmanız dileğiyle.