Seçim Sizin
Sabah uyandığımda neden bilemiyorum Albert Einstein aklıma geldi ve bir türlü de gitmedi. Üşenmedim ve onun çok güzel ve özlü sözleri üzerine yazmaya karar verdim. Bugünkü seçimim de bu oldu.
“İnsanlar ikiye ayrılır, iyi insanlar ve kötü insanlar.”
Yaşam boyu tüm fikir adamları, düşünürler, filozoflar insanları çeşitlemek gibi garip bir takım duygular içine girmişler ve kendilerince insanları sınıflandırmışlardır. Herkesin fikrine ve görüşüne saygı duymak gibi bir hayat anlayışım olduğundan hiçbiri hakkında yorum yapmayacağım. İnsanları farklı düşünce ve davranışlarından dolayı sınıflandırmayı da pek sevmiyorum ancak, Einstein’in tasnifine de yürekten katılıyorum. Gerçi iyilik ve kötülük göreceli kavramlardır ama yeryüzünde genel geçer iyilik ve kötülük kavramları da vardır. İnsanların canlarına kıymamak, insanlara zarar verebilecek dedikodu yapmamak, hırsızlık yapmamak, tecavüz etmemek, merhametli olmak, hayvanlara eziyet etmemek gibi insanoğlunda olmazsa olmaz erdemler genel geçer erdemlerdir. Bunlara sahip olan insanlarla arkadaş dost olmak, bunların tersine hareket eden insanlardan uzak durmak sizin seçiminizdir. İyiyle birlikte yürümek ya da kötüyle birlikte yürümek sizin yolunuzu belirleyecektir.
“Sadece iki şey sonsuzdur, Evren ve insanın aptallığı. Gerçi evrenin sonsuzluğu konusunda pek de emin değilim.”
Yine ilginç bir deyiş bana göre. Evrenin sonsuz olup olmadığı boyumu aşan bilimsel bir konu olduğu için sadece bilim adamlarının verilerine inanmak gerektiği kanısındayım. Ama çok katıldığım ikinci husus ne yazık ki acı ama katı bir gerçek. İnsanın aptallığı nedense hiç değişmiyor ve sonsuza kadar gidebiliyor. Ve ilginçtir ki kişi aptal olduğunu bir tek kendisi bilmiyor ve kendisine hiçbir zararı yok, ama tüm çevresine zarar verebiliyor. Örneğin hayatında iki kitap okumamış bir cahilin ömrünü dirsek çürüterek geçirmiş bilim adamlarını eleştirmesi ve bu aptal insanların seçimiyle yönetilmek kesinlikle büyük zararlara yol açabiliyor. “Demokrasi değil mi bu” dediğinizi duyar gibiyim. İyi de benim hayatımı karartmak hangi demokrasi ile açıklanabilir. Adolf Hitler de seçimle gelmiş ama dünyayı kana bulamıştı.
“Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir.”
Dünyadaki tüm gelişmelerin öncüleri olan buluşlar hayal etmekle başlamıştır. Bir şeyi hayal etmeden o şeye ulaşmak mümkün değildir. Bir fidanı dikerken onun vereceği meyveleri ve o meyvelerden alacağınız tadı hayal edersiniz. Böylece diktiğiniz o fidan ağaca dönüşür zamanla ve meyvelerini yersiniz. Ama sadece hayal etmek yetmeyecektir. Hayalin gerçekleşmesi için yoğun çaba ve emek harcamak gerekecektir. Diktiğiniz fidana can suyu vermek, sürekli olarak bakımını yapmak, susuz ve gübresiz bırakmamak gerekir ki güzel ve verimli bir ağaca dönüşebilsin. Jules Verne’nin hayal gücüyle yazmış olduğu ve o günkü bağnazların güldüğü kitaplarının bugünkü gerçekliğini düşünmek gerekir.
Diyeceğim odur ki, seçim sizin dostlarım. Neyi seçerseniz onu hak ediyor ve onu yaşıyorsunuz. Sağlıklı ve onurlu seçimler yapabilmek dileğiyle.