Kurumsal Yönetim

Uzun süre kurumsal kimliği ile tanınan Türkiye’nin en büyük Bankasında çalıştım. Yönetim konusunda liyakatın esas alındığı, bilgi ve tecrübenin yanında hedefsel başarılarında beklendiği bir sektördür bankacılık. Bankaların istihbarat ve mali analiz birimleri de çalışmalarını yaparken ciro, kar vs gibi mali tabloları incelerken aynı zamanda yönetsel yetkinliklerinin yanında, firma yöneticilerinin eğitim, tecrübe ve meslekteki başarılarını da dikkate alırlar.

Her sektörde olduğu gibi, futbol da artık giderek bir endüstri haline gelmektedir. Her geçen gün büyüyen ve katma değer yaratan futbol endüstrisinde ne yazık ki yönetimler geleneksel ve feodal tarzda yönetilmektedir. Yayın gelirleri adı altında kulüp kasasına giren tutarlar, transfer gelirleri, kulübe ait kira, pazarlama ve işletilen store gelirlerini üst üste koyarsak çıkan rakamın öyle “mahalle bakkalı” mantığı ile yönetilemeyecek kadar büyük rakamlar olduğunu görmekteyiz. İşletmeler büyüdükçe artan ciro ve kar paralelinde mali ekibinin de değiştirir, konuya hakim daha yetkin ve daha profesyonel yöneticileri tercih eder. Benzer şekilde futbol kulüpleri de şirketleşmeye ve sermaye piyasalarına açılmalı, halka arzlar ile çok ortaklı yapılar haline gelmelidir. Futbol kulübüne ait logo ve maskotlar sadece yerel olarak değil, tüm ülke çapına pazarlama sihirbazları tarafından pazarlanmalıdır. Transfer sezonlarında düşük maliyetli fon yaratılarak, uzun dönem yayılan borçlanma ile transferler yapılmalıdır.Futbol sektöründe artan gelirlerden daha fazla pay almak, mevcut diğer kulüplerle rekabet etmek onlara önce ekonomik daha sonra sportif olarak fark atmak için kurumsal ve yetkin bir yönetim şarttır.

Sonuç olarak; sanayi şehri Bursaspor’un yönetimine talip olan ekibin kurumsal ve yetkin firma  yönetimini benimsemesi, feodal ve geleneksel yönetimden uzaklaşarak şirketleşme yönünde adımlar atması, bazı yönetsel değişikliklere gidilmesi  gerektiğini düşünüyorum. Karl Marx’ın dediği gibi;

Dünyayı anIamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.