İsterlerse Topu Eve Götürsünler

İstatistik nedir? Dar anlamda istatistik, geçmiş ve şimdiki durumla ilgili toplanmış sayısal verileri geliştirilmiş olan bazı tekniklerle analiz ederek gelecek hakkında karar vermemizi kolaylaştıran bir bilim dalıdır. Futbolda istatistik geçmişteki verilerden yola çıkarak geleceği kestirebilmeyi sağlar.  Hemen hemen hepimizin sevdiği, oynadığı, seyrettiği veya yorumladığı futbol, bilim ile iç içe mi ? Acaba futbol adamları da istatistiğin futbol için yüzde 100 önemli olduğunu düşünüyorlar mı?

İstatistiklerin futbolda amaca çok hizmet etmediğini söyleyen; Manchester United futbol takımının teknik direktörlüğünü yapan Sir Alex Ferguson ” İstatistik mini etek gibidir, çok şey gösterir ama en önemli şeyi göstermez” demiştir.

Benzer örnek; Tottenham Hotspur’un, Manchester City’i 2-0 mağlup ettiği maçtan sonra Jose Mourinho, Manchester City’nin topa yüzde 66 oranında sahip olduğunu hatırlatan muhabire “Topa bizden daha fazla sahip olacaklarını biliyorduk. İstatistikler umurumda değil. İsterlerse topu eve götürsünler” yanıtını verdi.

Bizde hala maç sonu değerlendirmelerinde bir veri olarak kullanılsa da topa sahip olma yüzdesi artık günümüz futbolu için anlamlı bir istatistik değil. Türk futbolu yıllarca ‘al gülüm, ver gülüm’ pas futbolu oynandığını savunan aslında onunla ilgisi olmayan futboldan sıkıldı.  Tandem oynayan iki stoper 4-5 defa aralarında pas yapsın, pres yiyince kaleciye geri pası versin, istatistiklerde topla oynama oranı, isabetli pas oranı artsın. Maç sonunda ”Topla daha çok oynayan bizdik, topa sahip olduk, maç boyu üstün oynadık, şanssız bir gol yedik”  bunları artık modern futbol kabul etmiyor. Artık “en iyi savunma hücumdur” görüşü ile rakibi çıkarmadan sahasına hapsetmek ve dikine oynanan futbol oynamak keyif veriyor.

Galiba ben gerçekten eski futbolu daha çok seviyorum ama modern futboldaki Gegenpres başta olmak üzere, Sir Alex Ferguson’ un düşüncelerine de katılıyorum, Jose Mourinho’ya da katılıyorum…
“İstatistikler umurumda değil. İsterlerse topu eve götürsünler…”