Kangal Müftüsü’nden kandil mesajı
Sivas’ın Kangal İlçe Müftüsü Muttalip Karataş, Miraç Kandili dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı.
SİVAS (İGFA) – Kangal İlçe Müftüsü Muttalip Karataş, 10 Mart Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece idrak edilecek Miraç Kandili dolayısıyla kandil mesajı yayımlandı. Müftü Karataş, yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşen bu yolculuk Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”(İsrâ, 1)
Miraç’ın Hz. Muhammed’in (SAV) amcası Ebû Tâlib’i ve eşi Hz. Hatice’yi peş peşe kaybetmenin acısını yaşadığı, destek arayışı için gittiği Tâif’ten taşlanarak döndüğü Hüzün Yılı’nda gerçekleşmiştir. Miraç, insanın erdem yolculuğudur. Miraç, ilâhî kudreti temaşa eden Hz. Peygamberin şahsında, insanlığın Hakka yürüyüşüdür. Miraç, zamanın ve mekânın yegâne sahibi olan Yüce Allah’ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahitlik ediştir. Miraç, semanın katmanlarını ve Rabbe vasıl olan yolun duraklarını aşan bir bereket yolculuğudur. Hz. Muhammed (SAV) bu yolculuktan Beş vakit namazı, Bakara suresinin son ayetlerini ve iman edip bu imanla ölen kimsenin cennetlik olduğu müjdesi ile dönmüştür.
Unutulmamalıdır ki, bugünde tüm insanlığı içine sürüklendiği süflî hayattan kurtarıp tekrar ulvî bir hayata yükseltecek ve miraç vazifesi görecek olan değerler, sadece Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği ve çağlar üstü örnekliği ile bize miras bıraktığı rahmet yüklü evrensel mesajlarda mündemiçtir. İnsanlar ancak bu değerlere sahip çıkıp sarılarak kaybettiği insanlığını yeniden bulacaktır. Bugün, Sevgili Peygamberimizin Miraç’ından ilham alarak bireysel ve toplumsal yükselişin yollarını arayalım. Zulmün batağına saplanan insanlık ailesinin bu çamur deryasından kurtulabilmesi için hal çareleri düşünelim. İnsanın maddi çıkarları uğruna yitirmiş olduğu maneviyatını yeniden kazanabilmesi, hatalarından uzaklaşıp erdemleriyle yeniden buluşabilmesi için Miraç’ın ne büyük bir imkân olduğunu fark edelim.
Allah’ın İsrâ suresinde Hz. Peygamber’ine vahyettiği ahlâk ve fazilet düsturlarını bir hatırlayalım: Sadece Allah’a kulluk et. Anne-babana iyi davran ve onlara “öf” bile deme. Akrabaya, yoksula darda kalana yardım et. Cimrilikten ve israftan kaçın. Zinaya yaklaşma. Haksız yere cana kıyma. Yetimin malına el uzatma. Ahde vefa göster. Ölçü ve tartıda hile yapma. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Miraç gibi hikmetli bir yolculuğu andığımız ve anladığımız bu mübarek gecenin kıymetini bilelim. Rabbimize olan imanımızı, Peygamberimize olan bağlılığımızı, namaza olan muhabbetimizi tazeleyelim. Eşref-i mahlûkat olmanın bilinciyle daha ferasetli bir bakış, daha merhametli bir lisan, daha güzel bir ahlâk, daha ümitvâr bir yürek, daha huzurlu bir dünya için dualarımızı miraca gönderelim.
Bu kutlu gecede Yüce Rabbimize açılan ellerin ve yakaran dillerin, başta İsrâ ve Miracın cereyan ettiği kutsal topraklar olmak üzere bütün İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine; insanlığın hidayetine; adalet, huzur ve barışın teminine vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Miraçta elemi, kederi, çaresizliği, ümitsizliği bir kenara koyup yeniden yola çıkma vardır. Miraçta arınma, durulma, korunma ve kollanma vardır. Ve miraçta alınması gereken ibret ve dersler vardır. Bugün bizler alnımız secdeye vardığında miracın heyecanını hissetmeyi, Rabbimizin sonsuz merhametine, af ve mağfiretine nail olmayı diliyoruz. Kendi iç dünyamızın semasına doğru bir yolculuğa çıktığımızda insanlık adına ne kadar aciz ve perişan halde olduğumuzu görüyoruz. Gökdelenlerle bulutlara yükseldik ama ahlâkî güzelliklerimiz her geçen gün daha da eridi. Atmosferi aştık, göğün katmanlarını geçtik ama kulluğumuz her geçen gün daha da zayıfladı. İnsafsızlık, vicdansızlık, adaletsizlik ile küçüldük. Hırs, tamah, kibir ile kendimizi kaybettik. Şiddet, öfke, nefret ile insanlığımızı unuttuk.”