Modern İlişkilerde Sinsi Tehlike: Duygusal Aldatma
Aldatma denilince aklımıza ilk gelen genellikle fiziksel bir aldatma oluyor. Oysa günümüzde ilişkileri derinden sarsan ve yıkıcı etkisi olan bir gerçek var: Duygusal Aldatma. Sosyal medyanın, iş hayatının ve dijital çağın sunduğu sınırsız iletişim imkânları, sadakati korumayı eskisinden çok daha zor hale getiriyor.
Peki, nedir bu duygusal aldatma? Fiziksel bir temas olmadan, bir başkasına karşı özel duygular beslemek, eşten ya da partnerden saklanan bir bağ kurmak… Belki bir iş arkadaşıyla sürekli özel mesajlaşmalar, belki sosyal medyada saatlerce birinin hikâyelerini takip etmek, ya da “sadece arkadaşız” denilerek kurulan o yakınlık… İşte tüm bunlar, duygusal aldatmanın sessiz işaretleri.
Türkiye’de son yıllarda boşanma oranlarının artması ve ilişkilerde yaşanan güvensizlik sorunları, duygusal aldatmanın giderek daha fazla konuşulmasına neden oldu. Özellikle sosyal medyadan gelen mesajlarda sık sık okuduğum bir yakınma var: “Hocam, evlilikler artık kısa sürüyor, ilişkiler yüzeysel, kimse ilişkisine sadık değil. “
Peki neden? Belki, modern hayatın koşturmacası, belki de teknolojinin ilişkilerimize sinsice sızması… Belki, artık birbirimizi dinlemeyi unuttuk. Belki de sosyal medyada geçirdiğimiz zaman, gerçek hayatta birbirimize ayırmamız gereken zamanı çalıyor. Belki, duygusal ihtiyaçlarımızı görmezden geliyoruz, ta ki bir başkası o boşluğu doldurana kadar…
Kadınlar ve erkekler, duygusal aldatmaya farklı yaklaşıyor. Genel olarak kadınlar, duygusal aldatmayı daha yıkıcı bulurken, erkekler için fiziksel aldatma daha büyük bir tehdit olarak görülüyor. Ancak her iki durumda da netice aynı: Güven sarsılıyor. Güvenin olmadığı bir ilişkinin ayakta kalması ise neredeyse imkânsız.
Kadınlar ve Erkekler Neden Aldatır?*
Araştırmalara göre; erkeklerin cinsel istekleri daha çok fiziksel etkenlerle tetiklenirken, kadınlar için duygusal bağ ve yakınlık daha önemli. Bu, erkeklerin cinsel dürtülerini tatmin etme eğiliminde olduğunu, kadınların ise genellikle romantizm ve duygusal yakınlık arayışıyla aldattığını ortaya koyuyor. Neticede her iki tarafın da aldatmasının temelinde mevcut ilişkinin duygusal ya da fiziksel olarak yetersiz kalması, tatmin edici bulunmaması gibi sebepler yatıyor.
İlginç bir detay daha var: Erkekler aldattıklarında genellikle mevcut ilişkilerini sürdürmek istiyorlar. Kadınlar ise aldattıklarında ilişkilerini bitirmeye daha yatkınlar. Hatta aldatan kadınların çoğunun boşanmayı düşündüğü görülüyor. Çünkü kadınlar duygusal aldatmanın, fiziksel aldatmadan daha üzücü olduğunu düşünüyor.
Kiminle Aldatıyorlar?
Her iki cinsiyet de genellikle tanıdıkları kişilerle aldatma eğiliminde. Arkadaşlar, meslektaşlar, uzun süredir tanınan kişiler… Özellikle de sosyal medya, bu süreci kolaylaştırıyor. Bir iş arkadaşıyla uzun sohbetler, eski bir sevgilinin hikâyelerini takip etmek… Çoğu kişi bunları masum görüyor. Oysa eşine ya da partnerine anlatmaktan çekindiğin her şey, aslında ilişkiyi zedeleyen davranışlardır.
Peki, Çözüm Ne?
Çözüm, iletişimde yatıyor. Partnerler birbirleriyle duygusal yakınlığı artırdıkça, üçüncü bir kişiye olan ihtiyaç azalır. Sosyal medyada geçirilen zamanı bilinçli yönetmek, sınırlar koymak ve ilişkideki duygusal ihtiyaçları açıkça konuşmak en önemli adımlarından biri.
Bazen bir bakış, bir mesaj, bir paylaşım, insanın gönlünü hiç beklemediği bir yere sürükleyebilir. Bu yüzden, sadakati sadece bedenimizde değil, ruhumuzda ve kalbimizde de korumalıyız.