Bir Yıldız gibi kayarım hayatından, yapacağın tek şey dilek tutmak olur arkamdan!!

Bazen sorgularım, beynimizin sağ yarım küresi neden bedenimin sol tarafı, beynimin sol yarım küresi neden bedenimin  sağ tarafı!

Herşeyi mükemmel yaratmış yaradan, benim beyin ve beden eşleşmemi niye ters yapmış diye.

Nasıl kurgulamış diyimi, herşeyi ve herkesi karıştırmış, kafalarımızdan başlayarak bedenlerimize kadar ortalığı ne güzel karıştırmış. O mu karıştırmış, biz mi! Yol yolsuzluk olduğuna göre; o karıştırmış olamaz! Lakin biri de çıkıp dememiş mi, şimdi söyleyeceğim şeyi: Peki beynimin sağ yarım küresi bedenimin sağ tarafı ise ve beynimin sol yarım küresi bedenimin sol tarafı ise.

Ya da şöyle diyelim böyle birşey mümkün ise:) Ozaman sağ tarafım güneş, ve sol tarafım ay olur. Sağ tarafım eril ve sol tarafım dişil olur. Güneş ve Ay ışıklarını dosdoğru bir şekilde yansıtmıyor mu Dünya ya. Ben ne diye sol tarafıma sağ beyin, sağ tarafıma sol beyin diyorum ki. Ben bu soruyu Güneş e ve Ay a soruyorum. Onlar da bana ergeç doğru cevabı vereceklerdir. Nasıl yaptıklarını anlatacaklardır. Belki onların ışıkları dipdibe dizili olduğu için gözlemcisini aşıyor ve direk dünya ya ulaşıyorlardır.

Güneşin görevi sadece ısıtmaksa eğer başka hiçbir konuya takılmıyor. Aynı Atatürk gibi. Görevi ısıtmak, görevi hesap kitap yapmak değil ki. Güneş sabah doğduğu andan itibaren sağ tarafıma doğuyor ve orasını ısıtıyor ve Ay ise üşüyen sol tarafımı gece aydınlatıyor. Bilgisi ile beni aydınlatıyor. Zihnimi aydınlatıyor. Demem o ki biri artı kutup diğeri eksi kutup ve gece ile gündüzü nötrlüyorlar. Sonra bir gün oluşuveriyor. Zamanın hızlı geçmesinin sebebi, ayın güneşe yetişememesi ve güneş ışınlarının dışarıyı değil içeriye doğru kendini yakması. Kısaca biri sağdan sola doğru ilerliyor, diğeri soldan sağa doğru ilerliyor.

Corona salgının da taç küremiz zarar gördü!

Corona taç demek, kuşlarda ve memelilerde hastalıklara sebep olan en büyük RNA genomuna sahip virüslerdir. Güneşin taç küresine benzediğinden adı CORONA (korun ha)

Taç Küre: Yıldızların plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarda kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarıdır.

Plazma: Gaz haldeki maddenin manyetik kutuplaşmaya bağlı, doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonunun kontrollü etkileşim sürecine verilen addır. Katı bir cisimde cismi oluşturan molekküllerin hareketi çok azdır. Moleküllerin ortalama kinetik enerjisi, herhangi bir yöntemle örneğin ısıtılarak arttırıldığında cisim ilk önce sıvıya, sonra da gaza dönüşür, Gaz fazında elektronlar gayet hızlı hareket ederler. Eğer gaz halinden sonra ısı verilmeye devam ederlerse iyonlaşma başlayabilir.

Bir elektron çekirdek çekiminden kurtulur ve serbest bir elektron uzayı meydana getirerek maddeye yeni bir şekil kazandırır. Atom bir elektronu kesilmiş ve net bir pozitif yüke sahip olmuş olacaktır. Yeterince ısıtılmış gaz içindeki iyonlaşma defalarca tekrarlanır ve serbest elektron ve iyon bulutları oluşmaya başlar!

Fakat bazı atomlar nötr kalmaya devam eder. ( şimdi ben devreye giriyorum, buradan benim neden nötr kalmayı tercih ettiğimi anlayacaksınız;) Oluşan bu iyon, elektron ve nötr atom karışımı plazma olarak adlandırılır. İyonize olma durumu en az bir elektronun, atom ya da moleküllerinden ayrılması anlamına gelir. Serbest elektrik yüküm sayesinde, plazmam yüksek bir elektrik iletkenliğine kavuşurum. Elektromanyetik alanlardan çok kolay etkilenirim.

Benim adım plazma ve ben sürekli hareket eden ve insanlarla etkileşim içinde olmayı seven hareket yüklü bir parçacığım. Nötr atomlarımın ya da moleküllerimin olması benim plazma olduğum gerçeğini değiştirmez. Kimyasal reaksiyonlarım oldukça hızlıdır. Çünkü ben maddenin en sıcak haliyimdir. Yıldızlar sıcak plazma, florasan soğuk plazma. Ben kayan bir yıldız isem florasan ışıkları benim zinnime iyi gelmez. Beni çok güçlü bir elektromanyetik alana tabi tuttular. Canımı da çok sıktılar! Ben sıradan bir maddeyim oysaki, evrende en çok benden vardır.

Peki Gökkuşağının bu anlattıklarımla ilgisini bulabilir misiniz yüksek dehalar : ısıyıp soğuyan bir hava yağmura maruz kalırsa, işte benim elektromanyetik bölgeden kurtulmam bir gökkuşağına bakar.! Deli dahiler çalışsın.

Ben de kendi nötrlenme gücümü önce Güneş ve Aydan sonra bir gökkuşağından alıyorum. Ayın ben uyurken beni nötrlemesine ben anne örtüsü diyorum, sabah ise güneşin beni ısıtma gücüne ben baba sıcaklığı diyorum. Sonra bir hüzünlenip bir neşeleniyorum ki, nötrlenebileyim. Açıyorum eskilerden bir Kemal Sunal filmi, ki o da Şabanoğlu şabandır. Dedesi de Şabandır, yani Şabanoğullarındandır. Köklerimize inmezsek bağlanamayız ve herşeyimizi elimizden alırlar. Donumuza kadar soydular. 7 katta kökü 5 kata indirdiler. Eskiden kedi merdiveni çiçeği 7 kat konuşurdu, şimdi ise 5 kat konuşabiliyor.

Ama benim bir fikrim var, önceden bulduğum bir fikir: serçe parmağının izi senin kalp izindir. Yani sağ serçe parmağı baba tarafı, sol serçe parmağı anne tarafını gösterir. Sol yüzük parmağın ise kimlere gelin gittiğinin seceresini çıkarır. Bu bence çok basit bir parmak okuyucu ile test edilir. Herkes işaret parmağına yani sana has olan parmağa bakarak senin kendi bireyselliğin üzerinden yürüyorlar. Fakat o işaret parmağı izi de Atatürk ün işaret ettiği yolu bize gösterir. Şimdi kimin cesareti var bu oyunu oynamaya. Herkes ruh ikizi ile eşleşebilir. Herkes atanenesini, ata babasını bulabilir. En cesurca oynayacak millet yine bizizdir. Geçenlerde beni prefrontal lobumdan kendilerine hizalamaya çalışan bir grup insanla tanıştım, saygı duyuyorum bu fikre tabi lakin dedim niye beni amigdalamdan hizalamıyorsunuz , yani iğneyi oraya atın dedim. Bu fikri şerefsizim düşündüm diyenler çıktı ama ne yazıkki işlerine gelmemiştir. Fakat benim işime geldi, kalktım ayağa açtım kollarımı bir ağaç gibi yukarıya, sapasağlam bastım yere ve kendimi sahte frekanslardan arındırdım. Benim fikrime saygı duyduğunuz için de çok teşekkür ederim ayrıca. Belki ilk defa anlaşılmıştım gururum okşandı. Yere yığılıp düşebilirdim fakat yerde annem, gökte babam beni çok sıkıca tutuyorlardı. Zaten ölüm zamanım gelmiş olsa bana da bildirirlerdi.

Gelelim Ay ve Güneş e ben ise kayıp duran bir yıldızım sadece, Güneşteki bilgiyi ay a ve aydaki bilgiyi güneşe vermek, tabi ikisi arasındaki nötrlenmeyi yapmak için bunu yaparım.

Çok daldan dala bir yazı olduğu için üzgünüm. Anlayanlar olacaktır, anlamayanlar da. Fakat corona taç çakradan beyne sızan bir hastalıktı sadece, acı ama gerçek!

Siyahi ve İsyankar şarkıcı Bob Marley in bir sözü ile perdeyi sonlandırıyorum : ‘ Bir yıldız gibi kayarım hayatından, yapacağın tek şey dilek tutmak olur benim arkamdan diyor:)!!