Pandemi Döneminde Neler Neler Yapamadım?
Bugün bir eğitime katıldım.
Meslektaşlarımla sohbet ederken bir şeyi fark ettim. Herkes ne çok kitap okumuş, ne çok film izlemiş. İzlenmemiş film, dizi bırakmamışlar.
Ben de iyi bir izleyiciydim aslında.
Bana ne oldu ki?!
Aslında bir yıldır çok zamanım vardı.
Sanki vardı yani…
Bana ne oldu ki, hep yaptığım hatta fırsat kovaladığım şeyleri yapamadım.
Farkına da varmadım işin ilginci.
Her yaz kendime 15-20 kitap alırım ve hedefim o kitapları bitirmek olur.
Mesleki kitapları okumak bana kitap okumakmış gibi gelmiyor. Not alarak ve çoğunlukla bilgisayar başında aramalar yaparak okurum.
Çok fazla eğitime katıldım, zirvelere, mesleki çalışmalara ayırdım galiba bu zamanı.
Ama geri kalan zamanımda da korku cumhuriyetinde endişe makamında gittim geldim.
Haberleri izledim.
Gelen tüm video ve ses kayıtlarını dinleyip, inandım.
Sonra kendi kendime bilimsel süreçleri düşünüp bazılarını yalanladım kafamda.
Hollywood’un salgın temalı filmlerindeki sahneler geldi aklıma.
Ailemi, arkadaşlarımı, işimi özledim.
Kitap okuyamadım, kafamı veremedim.
Film izleyemedim, anlayamadım, içine giremedim filmlerin.
“Ben zaten o filmlerden birinde yaşıyorum şu an” diye düşündüm sanırım.
Ama sonra biraz toparladım.
Yine okuduğum ve aslında bildiğim bir şeyi hatırlattı sağ olsun.
Bilime bayılıyorum; nasıl da ayakları yere basıyor.
“Sürekli stres altında olmak bağışıklığımızı düşürüyor, bellekte zayıflama ve dikkat problemleri oluşturuyor, mental kapasitemizi ve kendimize güveni azaltıyor.”
Kortizol hormonumuzun eline sağlık. (Bu aralar nöropsikoloji ile çok ilgiliyim belli oluyordur sanırım )
Sonra düşündüm…
Düşüncemi değiştirmeliyim; çünkü bu, duygu ve dolayısıyla davranışımı etkiliyor.
Biz genelde “düşünmeden hareket ettik” diyoruz ya, aslında hep önce düşünüyoruz; farkında değiliz sadece.
Önce düşünüyoruz ama o kadar hızlı düşünceler ki, siz bile yakalayamıyorsunuz. Buna otomatik düşünceler deniyor. Önce onlar geliyor aklımıza, sonra duygularımız, sonra da peşi sıra davranışlar.
Düşüncem artık “Bir daha normal hayatımıza dönemeyeceğiz” oldu, ki öyle de oldu sonu. Bu bana kaygı, endişe, üzüntü hissettirdi ve dolayısıyla davranışsal olarak da daha pasif, hipoaktif ya da tam tersi sürekli bir sıkılma hali falan oluşturdu.
Ama bunun yerine “Biz de bu şekilde bir yaşama ayak uydurup ona göre hayat dansımızı ederiz” dedim. Buna inandım.
Ve artık her yere bakmamız gerektiğine; çünkü hiç bakmadığımız yerlerden vurulduğumuzu anladım.
Bazı şeyler hep varmış, hep olacakmış gibi yaşayamayız.
Evet faniyiz dünyaca.
Tek başıma yaşamıyorum ki; bu süreci dünya olarak yaşıyoruz.
“Herkes geziyor mutlu da, bir ben mi değilim” dedim.
“Ohhh” bana bir rahatlama geldi.
Aldım kitabımı elime, izlemeye başladım filmlerimi, arkadaşlarımla görüştüm, dışarı çıktım, arabamla gezdim.
Bazen sürecin en başından itibaren başlasak neler neler yapardım diyorum; plan yaparken yakalıyorum kendimi.
Şu Covid meselesi bitince aynı anda, Dünya’da kocaman, çılgın parti yapsak güzel olmaz mı? (Aklıma yıllar önce yeni yıl partisinde Taksim’de yaşanan olay geldi. Neyse bunu da bir düşünelim)
Müzeyyen Çuhadar
Psikolojik Danışman
Kasımova Psikoloji Merkezi
psikolojikdanışman_mcuhadar