Unutamadıklarım
Hiçbir kan bağımız yoktu, bugünkü gençlerin tanımıyla kankam Cengiz’in ablası Ünal Ablamın eşi Erdoğan enişteydi. Önceleri küçük kardeşi Ruhsar Göçük’ü tanıdım. Birçok değerli kardeşim, arkadaşım gibi Ruhsar Ağabey’in rahle-i tedrisinden geçtik. Onun üniversitesinde okuduk. Adam olmanın ne olduğunu onunla öğrendik. Sevmeyi, sevilmeyi, aşkı ve aşkın yaşının olmadığını, arkadaşlığın ne olduğunu ve bugün unutulmaya yüz tutmuş birçok hasletleri ondan öğrendik.
Erdoğan Eniştemiz de Ruhsar Ağabeyimizin ağabeyiydi. Sanki filozoftu bu iki kardeş. Her sözlerinden ciltler dolusu anlamlar çıkartıp kitap yazmak mümkündü. Yeni yeni genç oluyoruz, hormonlarımız değişiyor, gelişiyor ve sakalımız da çıkmaya başlıyordu doğal olarak. Bir gün “Çocuklar” dedi Cengiz’le bana. “Tıraş olurken utanmayın.” ‘Hoppalaaaa, şimdi nereden çıktı bu laf’ diye birbirimize baktık rahmetli Cengiz’le. “Niye utanalım ki” diye sordu Cengiz. “Erkek adam tıraş olurken niye utansın ki “ diye ben de sordum. “Bir düşünün, tıraş olurken ne yapıyorsunuz” dedi. O zamanlar daha tıraş kremleri yok, tıraş sabunları var. “Önce fırçayı ıslatır, sonra da sabuna sürer, köpürtür ve köpüklerini yüzümüze süreriz” dedi Cengiz. “Başka” diye sordu. Jileti takar, tıraşa başlarız” dedim ben de. “Hayır” dedi, “başka neler yaparsınız” Ne cevap verdiysek kabul etmedi. En son “Enişte, erkek tıraş olurken neden utansın söyle lütfen” dedik ve cevapladı.
“Tıraş olurken ilk yaptığınız iş aynaya bakmak ve kendi yüzünüzü görmektir. İşte yaşam boyu hep doğru yaşayın ve onurlu olun ki aynada gördüğünüz YÜZÜNÜZDEN UTANMAYIN.”
Tıraş olurken niye utanmamak gerektiğini böylece anladık. Işıklar içinde uyusun, ne tıraş olurken utandık ne de onun öğütlerinden uzaklaştık. Rakı içmenin de adabını ondan öğrendik. “Rakı, yalnız içilmez. Dostlarla içilir ve muhabbetle bitirilir” derdi. En önemlisi de “Siz rakıyı için o sizi içmesin, ölçünüzü aşmayın”. Rakıyı hep öyle sevdim ve hep öyle içtim. Kadınlar için kadehinizi kaldırdığınızda “asla şerefe” demeyin diye öğretti. “Zira kadınlar zaten şerefli varlıklardır…”
Aradan yıllar geçti, evlenip yuva kurdum. Eşim bir kamu bankasında çalıştığı için hem banka işleri hem de ev işleri derken çok yoruluyor. Pek de yardımcı olmuyorum ne yazık ki. Olgun kadın Ünal Ablam, haftanın en az üç akşamı bizi zorla yemeğe alıyor. Her gidişimizde Erdoğan Eniştem,” hoş geldiniz çocuklardan” sonra eşime “nasılsın kızım” diye soruyor her zamanki nezaketiyle. Zamanla dikkatimi çekti ve dayanamadım bir gün, “Enişte, ben oğlunuzum, eşim de gelininiz. Dikkatimi çekti hep onun hatırını soruyor benim hatırımı hiç sormuyorsunuz” Gülerek cevapladı, “Oğlum, bir evde kadın iyiyse herkes iyidir, o nedenle hep kızımızın hatırını soruyorum.”
İyi ki sizleri tanımışım güzel insanlar. Mekanlarınız cennet olsun, ışıklar içinde uyuyun.
Hayatımızdan böyle güzel insanların eksik olmaması dileğiyle.