“Bak Samet bu top”, “Tut Altay topu tut”

2024 Avrupa Şampiyonası ikinci maçında Milli Takımımız Portekiz’e 3-0 yenildi. İlk maçımızda Gürcistan’ı yendikten sonra, Milli Takımımızın adını doğrudan finale yazan, galibiyeti İstanbul’un fethiyle özdeşleştirenler sanırım biraz gerçek hayata dönmüştür. Gürcistan maçı sonrasında, diğer rakiplerimizin daha farklı ekipler olduğundan, Samet’ in iyi bir kesici olmasına rağmen ayağına top yakışmamasından, Barış’ı sağ kanat atmazsan etkisiz olacağından, Orkun’un takıma katkısı olmadığından bahsetmiştim. Perşembenin gelişini çarşambadan gördüm diyebilirim. Ben ne falcıyım, ne büyücü ne de kahin; ben sadece futbol seven bir futbol izleyicisiyim. Montella da benim gibi iyi bir futbol izleyicisi…

Milli takım maça kalede Altay ile başladı. Bildiğim kadarıyla Altay tüm sezonu yedek kulübesinde geçiren, yetenekli ama maç eksiği olan bir kaleciydi. Kalecilik maç oynadıkça gelişim sağlayan çok özel bir mevkiidir. Portekiz maçı genelinde tüm golleri Altay’a yazmak değil amacım ama tüm sezon oynayan ve Türkiye liglerinde yetenekleri ile kendisini kabul ettirmiş bir Uğurcan’ı kaleye düşünmek gerekiyor. Muhtemelen de Çekya maçı kalecisi Uğurcan olacak.

Defans kurgusunda ahenksizlik maçın başından itibaren kendini belli etti. Zaman zaman Kaan’ı da stoperlerin içine çeken Montella, etkisiz Orkun ve Hakan ile orta sahayı tutmaya çalıştı. Forvet hattı oldukça ilginç bir istatistikle oynadı ve tüm maçı, rakip kaleye tek bir isabetli şut atmadan tamamladı. Barış ve santrafor kelimelerini artık yan yana kullanmam mümkün değil. Rakip stoper Pepe 41 yaşında olmasına rağmen ‘seri katil’ gibi her pozisyona müdahale etti. Elini ayağını tüm uzuvlarını kullanarak hatta zaman zaman hücuma çıkarak 45 yaşına kadar oynamayı garanti altına aldı. Bu transferde yardımı olan bizim çocuklara umarım bir şeyler ısmarlar.

Bizim stoperler ise nasıl adam marke edilemez ve nasıl kaleciye geri pas verilemez konusunu genç nesle uygulamalı olarak anlattılar. İyi bir stoperin önsezisinin güçlü, yerden ve havadan dirençli, pozisyon alma ve çevre kontrolünde başarılı olması ve kaleciye geri paslarını altı pasın içine değil de altı pas çizgileri dışına atması beklenir. Kaleci ile iletişim konusunda sesle değil de bakarak ve görerek irtibat kurması ve maç konsantrasyonunun tam olması istenir. Yediğimiz ilk golde pozisyon alma ve çevre kontrolü konusunda başarısız olan defans kurgusu, ikinci golde tam bir kara mizah örneği sundu. Hiçbir rakip oyuncunun olmadığı bir boş topta Samet geri pasını kaleciye bakmadan ezbere ve altı pas içine attı. Kaleci Altay ise bir baskı olmada gelen topu rahatlıkla alabilecekken topu stoperlere bırakınca olanlar oldu. Zaten orta sahada ve forvette futbol adına olumlu bir hareket ve koşu göremedik. Bir ara Ronaldo’dan imza almak içim sahaya atlayan küçük çocuk bile bizim forvetten daha çok koşarak sahadan çıktı.

Her zamanki gibi son 16 ‘ya kalabilmek için Çekya maçı belirleyici olacak. Gürcistan sayesinde Beraberliğin bize yettiği puan avantajına sahibiz ama artık  bu takımın bir santrafora ihtiyacı var. Bu takımın gerçek bir ön liberoya ve yaratıcı bir orta saha oyuncusuna ihtiyacı var. 41 yaşında Pepe sahaya çıktı ve aslanlar gibi mücadele etti ama bizim 19 yaşındaki Arda neden yorgun ve dinlendirilme gereği hissediliyor. Bu turnuva Arda için çok değerli bir turnuva adını dünyaya duyurmak ve bir marka değeri yaratmak adına bundan güzel bir fırsat olamaz. 19 yaşında bir genç turnuva maçından sonra gider 10:00-11:00 halı sahada keşkülüne top bile oynar. Elimizde yetenekleri bilinen ama sahada kullanılmayan orijinal mevkiinin adamı olan topçularımız var. Devşirme futbolculardan verim almaktansa, kendi mevkiinin topçularından verim almak daha kolay diye düşünüyorum. Bahanelere sığınmadan ve mevcut kadroyu en verimli şekilde kullanarak Çekya maçına çıkmalıyız ve haddimizi bilerek oynamalıyız.

Biz Avrupa’nın üst düzey futbol oynayan bir takımı değiliz ve elbette bu kupanın da favori takımlarından biri değiliz. Hepimiz çok bekliyoruz ama bir daha 2008 Avrupa Şampiyonası mucizesi yaşanması ihtimali yok.