Yetenek israfı!

2024 Avrupa Şampiyonası ilk maçında Milli Takımımız ilk maçında Gürcistan’ı 3-1 yendi. Tarihinde ilk defa Avrupa şampiyonasına galibiyetle başlayan Milliler turnuvaya puan olarak iyi bir başlangıç yaptı.

Avrupa şampiyonasında ilk maçımızda hangi rakiple başlamak istersin diye bana sorsalar; hiç tereddütsüz Gürcistan derdim. İlk defa Avrupa Şampiyonasına katılan ve Avrupa kıtasında hiç toprağı bulunmayan Gürcistan Milli takımının gerek turnuva heyecanı gerekse çok iddialı bir takım olmaması başlangıç için iyi bir tercihti. Zaten Gürcistan’da bunun bilincinde ve haddini bilerek sahaya çıkmış, beşli defansının önüne defansif üçlü orta sahasını yerleştirmiş ve kontrataklarla gitmeye müsait iki hücumcu ile sahaya dizilmişti.

Seyirci üstünlüğü yanında futbolcuların piyasa değerleri, oynadıkları takımlar ve ligler bakımından bizim Milli takımın her türlü kağıt üstünde maçı çok rahat ve çok farklı kazanacağı sonucuna ulaşılıyordu. Fakat bu akşam, futbolun kağıt üzerinde oynanmadığını, futbolu piyasa değerlerinden çok bireysel yeteneklerini israf etmeden bunları kullanmayı bilenlerin kazandığını anladık.

Maça istekli başlayan Milli Takımımızda sahaya dizilişte doğru olmayan bir şeyler vardı. Kamyona bisiklet lastiği takarsanız, kamyonu kullanmakta ne kadar istekli olduğunuzun bir önemi kalmıyor.  santrafor oynama özürlü olan Barış’ın beşli Gürcistan savunmasında erimesini seyrederken, Arda’nın gereksiz yere sağ kanada sıkıştırılması da sahada bir yetenek israfından başka bir şey değildi. Kenan ise bal yapmayan arı gibi bir çaba içinde ama pozisyon sonuçlandırmada büyük sıkıntılar yaşıyordu. Orta sahamızda ise Kaan ve Hakan’ın sahada varlığını hissetmemize rağmen beklediğimiz patlamayı yapamayan futbolculardı.

Orta saha en çok Orkun’u büyük bir şaşkınlıkla seyrettim. Takıma hiçbir katkısı olmadan uzun süre sahada yer alması, kenar yönetim tarafında üst düzey tahammül gösterilmesi bana çok ilginç geldi. Böyle bir turnuvada oynayan takımda aksayan yönlere bir şekilde müdahale etmek gerekiyor, Benfica’da doğru dürüst forma giymemesinin nedenini ben anladım ama Montella bunu anlamamış olmalı ki Orkun’a çok uzun süre tahammül etti. Millilerimizin defans kurgusunda ise Samet’in ismini duyunca bende herkes gibi “eyvah” dedim ama sanırım Samet milli formayı giyince daha özgüvenli oluyor. Samet iyi bir kesici ama ayağına top çok yakışmıyor. Samet’in rakibe olan müdahaleleri ve fizik mücadelesi takdire değerdi, yeter ki topla oyun kurmaya kalkmasın…

Defansın sağı ve solundaki Mert ve Ferdi, övgüyü hak edenlerindendi. Mert Müldür, güzel bir gol attı, savunma yaptı, oyuna katıldı, hücuma destek verdi. Ferdi her zamanki özveri ve oyun aklıyla oyunun her aşamasında vardı. Kalecimiz Mert’e gelince, kaleye gelen ilk topta kapadığı köşeden gol yemesi bu düzey turnuvalar için aklımı biraz karıştırdı ama temiz ayağı olan tecrübeli bir kaleci olması ve yediğimiz golde de 3 defansımızın sadece tek rakibe baskı yapmadan topa vurdurması da Mert’i biraz akladı diyebilirim.

Maçta ilk golümüze kadar olan şablon bizim için kabul edilebilir düzeydeydi. Rakibi kendi sahasına sıkıştırdık, sağdan ve soldan zorladık ama Montella’nın takımdaki mevcut yetenekleri farklı bölgelerde oynatarak, söz konusu futbolcuların yetenekleri israf etmesiyle ilk 25 dakika gol atmakta zorlandık. Kapalı Gürcistan savunmasını, ikiye birler, verkaçlar, rakip defans arkasına yapılacak koşularla açmak yerine uzun mesafeli havadan toplar atarak rakip stoperleri çalıştırdık. Kaleye arkası dönük oynama becerisi yetersiz olan Barış’tan devşirme bir santrafor yaratma fantezisi, Yeteneklerini forvet arkasında veya sahada serbest olarak daha rahat gösterebilecek Arda’dan ise sağ kanat oyuncusu yaratma hayali gerçekleşmedi. Allah’tan Mert Müldür’ün doğru zamanda doğru yerde olması ve  bekletmeden doğru bir vuruş yapması bizi öne geçirmişti, ardında parmak ucu ofsaytı nedeniyle sayılmayan bir golümüz biz futbol severleri heyecanlandırmaya yetmişti.

Ne olduysa ondan sonra oldu. Milli takımın gereksiz yere geriye yaslanması ve Gürcistan’ın 2-3 kişiyle gelip ilk tehlikeli ataklarında golü bulması tam bir şoktu. Sonrasında rakip savunmasının yerleşmeden dikine paslarla hızlı hücuma çıkmamız gerekmesine rağmen, yan paslarla ve yavaş tempoda rakip sahaya geçen rakibin gardını almasını bekleyen bir oyun anlayışıyla sahada arz-ı endam ettik. Neden sonra Montella yapması gereken değişikliği saha dışında değil de saha içinde yaparak, olması gerekenleri yerlerine gönderdi ve iade-i itibar yaptı. Barış’ı beşli rakip savunmanın kucağından alarak yeteneklerini en iyi gösterdiği yere sağ kanada çekerek hücumda genişliği sağladı. Esas olan güzellik ise Arda’ya hak ettiği serbestliği tanımasıydı. Bir ara 4-6-0 gibi santraforsuz oynayan takımda Arda attığı golle yeteneğini inkar etmedi. Galibiyet golümüzden sonra yerinde gelen değişikliklere takdirlerimi sunarken Orkun’un sahada varlığını ve yeteneğini de tartışmaya devam ettim.

Üst düzey takımların yer aldığı turnuvaya, moral ve motivasyon açısından başlanması gereken en iyi rakiple ve en iyi puanla başladık. Bundan sonraki rakibimiz olan Portekiz maçında alınması muhtemel en az 1 puan bizi daha da umutlandıracaktır. Diğer rakiplerimizin bir Gürcistan olmadığını da dikkate alarak daha ciddi rakiplere daha iyi hazırlanan bir milli takım seyretmek dileğiyle