Dolar 34,4690
Euro 36,3690
Altın 2.962,53
BİST 9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 7°C
Paz 8°C
Pts 9°C

Türü Bozuk

26 Nisan 2024 08:01
155
A+
A-

Edebiyat metinlerinde, anlatıya olayın ortasından bodoslama dalarsın. Gazetede de bunu yapabilirsin ama edebi metin kuvvetinde değil. O  yüzden, sana çocuğuma anlatır gibi tane tane yazıyorum. Bilgi aktarırken seni boğmamaya, entel ukalalığı yapmamaya dikkat ediyorum. Mümkün mertebe sadeleştirerek yazıyorum. Paylaştığım her bilgi, seni hayatınla ilgili düşündürsün istiyorum. Ben, okuduklarım ile halihazırdaki fiili yaşam arasında nasıl düşünsel köprüler kuruyorsam, senin de benimle birlikte köprünün öbür ucuna geçmeni arzu ediyorum.

Senden, benden bahsederken özellikle ‘biz’ dilini kullanıyorum ki, ne seni gücendireyim ne kendimi açık edeyim. İtinalı yaklaştığım gerçeğini kabul etmekle beraber, yazılarımda sana dürüst davrandığımın altını çizeyim. Kelimelerimi, maksadından tut, diziliş ve tekrarlarına dek, ince eleyip, sık dokuyorum. Yazmanın teknikleri vardır. Kimi zaman uyuyor, kimi zaman yıkıyorum.

Daha bir sürü şey.

Gerek edebi metin olsun, gerekse gazete, hiçbir yazı iç döküşü kaldırmaz. Bununla beraber öyle şiştim ki, minimal düzeyde tutmak kaydıyla, şuracıkta üç beş cümle etmeme izin verin. Ama önce, yazının içini doldrurmam ve köprüyü doğru kurmam gerek.

Mercan Adası, 19. yüzyılın sonunda, Viktorya döneminde yazılmış bir romandır. Keşiflerin, maceranın ve egzotik yerlere olan ilginin yükseldiği o dönemde İngiltere, büyük bir ekonomik, sosyal ve kültürel değişim yaşamıştır. Ayrıca, Viktorya dönemi İngiltere’sinde kolonyalizm ve denizaşırı keşiflerin etkisi büyüktü. Bu etki, edebiyata da yansımıştı. Macera romanları, okuyuculara uzak ve farklı dünyalara kaçış imkânı sunarak popülerlik kazanıyordu. Çocuklar ve gençler için yazılmış gibi görünse bile, Mercan Adası ısmarlama bir romandır. Viktorya’nın, İngiliz gençlerine İngiltere’nin sömürgecilik politikasını yaymak ve benimsetmek maksadıyla ısmarlattığı bir kitaptır.

Birbiriyle her daim dayanışma içinde olan, aralarında asla husumet çıkmayan bir grup gencin, kaza sonucu düştüğü ıssız bir adaya medeniyeti getirmesini konu alır. Liberalizmi savunur. Yani, ‘insan rasyonel varlıktır. Doğal haline bıraktığımızda en doğru davranışı sergiler.’ der. Mercan Adası’nı Locke felsefesiyle ilişkilendirebiliriz. Locke’ye göre insanlar doğal halinde barışçıl, eşitlikçi, özgürlükçüdür. Dolaysıyla, siyasal iktidar sınırlandırılmalıdır.

Sineklerin Tanrısı ise, Mercan Adası’ndan 100 yıl sonra, ona antitez niyetiyle yazılmış bir roman. Onu, Hobbes’in felsefesiyle ilişkilendirebiliriz. Hobbes, ‘İnsan, insanın kurdudur.’ der. Toplumu düzene sokacak devlet, iktidar yoksa eğer, insan fıtratı gereği belirsizlik, çatışma, şiddet, rekabet, güvensizlik vb duyar. İnsanlar, doğal haklarını, güvenliklerini sağlaması için egemen güce devrederler. Kısacası Hobbes’e göre, devletin olmadığı yerde toplum kaos ve savaş halindedir.

İki filozofun karşı görüşlerini temsil eden iki romandan bahsettik. Hadi şimdi bahsi geçen meseleyi günlük yaşantımıza taşıyalım. İnsanlar, özgürce yaşarken gerçekten güvenilir, dayanışma halinde midir; yahut sınırlarını bilmeyen, daha beteri sınır tanımayan varlıklar mıdır?

Pembe gözlükleri çıkaralı çok oldu. İnsan, insana yurt olmak yerine kurtluğu tercih etmiştir. Dünyanın gerçeği karşısında başımızı kuma gömmek, yaşanılanları hiç yaşanmamış kılamıyor. Bugüne dek gördüklerimiz, göreceklerimizin teminatıdır. Alın size Gazze, alın size Doğu Türkistan.

Gelelim yazının başında sizden istediğim o izne. İçimi üç beş satırla dökmeye.

Arada bir kansızlık sorunu yaşıyorum. Şu sıralar aynı durumdayım. Kayınvalidemler, oğlumun doğum günü için memleketlerinden geldiler. Bizde kalıyorlar. Sohbet esnasında, halimi belirttim. “Senin türün bozuk.” dedi. Odadaki herkes bir anda dondu kaldı. Kısacık bir sessizliğin ardından, hatasını anlayan kayınvalidem vaziyeti kurtarmak için ‘kansızlık genetiğinizde var galiba, ailende başkaları da böyledir.’ gibilerinden lafı çevirdi.

Çok şükür, ailemde kimse bu sorunu yaşamıyor. Asıl kansız olan insanoğlu. Türü bozuk. Doğası gereği haddini bilmiyor. Bazen, insanlara haddini bildirmek gerek. Aldığımız terbiye, her ne kadar bunun tersini öğretse de.

Hani, öyle anlar gelir, avazınız çıktığınca bağırmak istersiniz. Biri elinizden tutsun, sizi alıp başka diyarlara götürsün; o sert duruşunuzun arkasına saklanan kırılganlığınızı görsün, sizi bağrına bassın istersiniz. Zırhla dolaşmaktan bitap düşmüşken, yüzünüze şefkatle bakacak anlayışta bir yüz ararsınız. Zırhınızı indirebileceğiniz, yanında rahatça nefes alabileceğiniz birisini. Daha neler neler. Gel gör ki, bu en masum istek bile henüz cümleye dökülmeden istekliğinden vazgeçer. Çünkü, hayat şunu başımıza vura vura öğretmiştir: Birileri yıkıp gitti diye, birilerinin gelip tamir etmesini mi bekliyorsunuz? Sakın ha!

Sineklerin Tanrısı, Mercan Adası’nı döver.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
7 Mart 2024 22:47
3 Nisan 2024 14:02
27 Nisan 2024 07:25
22 Nisan 2024 22:10
7 Nisan 2024 09:11
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.