Hakem “VAR”, Hakem var…

EURO 2024 Avrupa Şampiyonasına katılmayı daha önce garantileyen Milli Takımımız grubun son maçında Galler ile 1-1 berabere kalarak ilk kez lider olarak Avrupa Şampiyonasına gidecek.

Bir kaç gün önce oynanan Almanya maçında gerek oynadığı futbol gerekse kadro tercihi olarak hepimizden olumlu puan alan Montella, hepimiz şaşırtan ilk 11 ile Galler maçına başladı. Almanya maçına puan maçı havasında hırs ve taktiksel disiplin ile başlayan Milli Takımımızda sözkonusu maçın kahramanlarından olan futbolcuların yer almaması gerçekten çok ilginçti. Sol bekte Cenk Özkaçar’a yer açmak adına Almanya maçının başarılı sol beki Ferdi sağ bekte başladı. Yine aynı maçta orta sahadaki defansif ve ofansif köprü görevini yerine getiren Kaan ve ilgili maçın ilk onbirine ismini yazdıracak gol atan Kenan yedekler arasındaydı. Cenk Özkaçar’la maça başlamak zaten bir kişi eksik başlamak gibi bir şey, Cenk’in başarılı tek tarafı  bence menejeri, bu kalitede bir futbolcunun gerek İspanya liginde gerekse A Milli Takımda oynaması bir menejerlik başarısıdır diye düşünüyorum. Ya da; Montella baktı;  çocuk her idman geliyor, efendi de çocuk, kabiliyeti sınırlı ama istekli, futbolu seviyor diye düşünüp çocuğun şevki kırılmasın , benden bulmasın da başka kim keserse kessin deyip formayı Cenk’e mi teslim ediyor acaba??

İngiliz Futbol ekolünden gelen Galler, uzun toplar, kenar ortalar  ve yan toplarla oynayan fizik kondisyon gücü yüksek ve agresif bir takım. Bu özelliklerini bildiğimiz Galler’e karşı bizde ilk yarı uzun toplar ve yan toplar yaptık. ama “çivi çiviyi söker” taktiği tutmadı… Yusuf Sarı, Abdülkadir , Kerem gibi futbolcularla fizik üstünlüğünü Galler’e bırakırken Barış’ı da dar alana sıkıştırarak forvet yetkinliğimizi bitirdik. İlk yarı rakip kalecinin yere yattığını bile görmedik. Demek ki yanlış oynanan bir ilk yarı vardı. Almanya maçını grup maçı gibi oynayan takım, Galler maçını hazırlık maçı kıvamında oynuyordu.

İkinci yarı beklenen değişiklikler geldikçe Montella futbolu oynanmaya başladı ama uzun toplardaki ısrarımız da devam etti. Maç hakeminin ve VAR odasındaki hakemlerin de hakkını yememek gerekiyor. Bizim liglerimizde olsa aleyhimize en az 3 penaltı çok rahat verilirdi. Bence maçın en iyisi maçın hakemiydi…Samet’in kontrolsüz müdahaleleri Avrupa Şampiyonası öncesi uyarı sinyalleri vermeye devam etti.  Orta sahada İsmail ve Salih’ten birinin yanına daha yaratıcı bir futbolcu monte edilmeli. Yusuf Yazıcı ise gördüğü sarı kart ve attığı penaltı golü ile sadece sahada olduğunu hissettirdi ama takıma katkısı benim TV’den izlerken verdiğim katkıdan fazlasını geçmedi. Montellanın, rakip defansa arkasına koşular yapması için kadroya dahil ettiği  “pır pır”topçulardan Yusuf Sarı ise ısrarla sabit bir şekilde top bekledi.Oyuna girmekte  zorlanan Yusuf Sarı’nın ilk 11 oyuncusu değil de hamle oyuncusu olarak kadroda bulunması  takım için daha değerli olacak. Genç Kenan Yıldız’ın ise oyun içindeki koşuları ve pozisyon bilgisinin Türk Milli Takımı için bir kazanç olduğunu düşünüyorum. Kenan’ın enerjisine ve oyun görüşüne ayak uyduracak iyi bir Arda Güler’in bu takıma çok şey katacağına inanıyorum.

Avrupa Şampiyonasına grup lideri olarak giden takımı da daha fazla eleştirmek doğru olmayacak. Turnuva takımı olma adına kadro tercihlerinin ve Oyun tarzının daha net olması gerekiyor. Almanya maçındaki disiplinin her maçta tekrarlanması ve Montella’nın sisteminin daha yaratıcı futbolcularla oynanması çok önemli.

Bir de aklıma takılan şu soru var. Grup Lideri olunca kuralarda 2. Torbaya dahil olduk, yenilseydik 3. torbaya dahil olacaktık. Torbalara bakarsak 3. torbada olmamız daha avantajlıydı…Neyse, eğere Avrupa Şampiyonasında oynayacaksak rakiplerin hangi torbadan geldiği önemli değil, bizim nasıl mücadele edeceğimiz önemli. Haziran ayında bizleri çok keyifli bir turnuva bekliyor. Umarım bizlerde keyif ve gururla bu turnuvayı seyredebiliriz.